Kitapları Maval Sanmak
Bir büyüğünüzden, belki bir animasyonun bir kaç saniyesinden, kamu spotu reklamında oynayan bir ünlünün ağzından, örnekleri çoğaltalım bir duvar yazısında, bir komşu ziyaretinde, okumaya, kitaplara dair bir başka tarif işitmemiş; onu, sade ve sadece bir takım sıkıcı mavallardan ibaret sanmış, silik, soluk, kıraç, renksiz bir takım gazetelerin promosyonu hikayemsi mavallarının arasına hapsolarak büyümüş iseniz, yaratılmış herhangi bir zerrenin tabiatına tesir edişiniz, çevrenizin dar kadrolarının dar anlayışlarına sıkışıp kalacak. Dar alanlarda gerçekleştirilen dar temaslar, bir önceki günü aratmayacak monotonluk bataklığında, bu temaslardan bulaşacak, ona karşı bağışıklığınızın olmadığı binbir çeşit arızaları istemsizce bünyenize aldığınız kordonun akışını giderek hızlandıracak ve kimyanız ağır ağır bozulacak.
Coğrafyanız ve çevreniz bunu minimuma indirdiyse ne kadar da nasiplisiniz. Gayet güzel devam eden gelişiminizi, bir çok alanda okumalar yaparak katlayabilirsiniz. Aksi yönde ilerleyen yahut aksi yönde başlayan bir hayat sizi kolları arasına aldıysa sert kabuğunuz çoktan oluşmuş demektir. Kabuk kırıcı tarafınızı çalıştırmaya kabuğu tanımlayarak başlayabilirsiniz. Hapsolunduğumuz bu buhran, bizi, bize maval okuyanların bugüne kadar örselenmeyen karakuşi muhakemelerini geniş alanlara çekerek, onların yolsuz bırakabilecek sıradanlıklarını, ezber bozacak büyük sayıların hakim olduğu geniş alanlar tasarlamaya mecbur koşar. Öyle bir koşar ki, topukları neticelerini döverken darbeler saniye aşırı bize okumayı öğütler.
Farz üstü farz haline gelen okuyarak akletme yükümlülüğünün, hem nalına hem mıhına güdülemeyecek stratejik ortaklıkları zorunlu kıldığı, yalnızca asırlarca ayakta kalan kurumların bünyelerinde karşımıza çıkması tesadüf olamaz. Hayır müslüman, tevafuk da olamaz. Tüm kitapları, “okumayı” becerebildiğimiz zaman, onları tek bir kitabı anlamak için okuduğumuzu zikretmeye gerek kalmayacak. Bize misaller lazım.
Behzat MÂLUMAKA 19.03.2019 (Proje 99)