Ehil Olmayanın İnadı: Zihinde Canlanamayan Bir Filtre Sistemi

Alper A. İlerigel

"Ben sabah evden çıkıyorum. Diyorum ki ulan ben şu an ülkemi tanıtıyor olabilirim yani."
Gibi repliği

Her gün şahit olduğunuz olumsuz bir duruma ilk günkü gibi şaşırabilir misiniz? Burada Theseus’un Gemisi paradoksuna benzer bir durum var. Geminin bütün parçaları zamanla yenilense de gemi yine aynı gemi olacak mıdır? Günler, şahit olunan olumsuz durumlar, mantığın ve istişarenin zıddında bencillik inadıyla hareket ederek aklı önemsizleştiren türlü türlü çıkarımlar yani her şey birbirini tekrarlarken, şaşırma düzeyinin de aynı olması beklenebilir mi? Evet, beklenebilir. Şaşırmak ile alışmak, kendi kuyruğunu kovalama örneğinde olduğu gibi ucu bucağı yine ucu bucağına bağlı olan bir çember çizer. Çember döner durur ve kişi yine ilk günün evreninde tıkılıp kalabilir.

İnsan şaşırabilir, alışabilir. Bu iki durum pekâlâ insani özelliklerdendir. Fakat bahse konu olan çember, şaşırmaya alışmayı içerisinde barındırdığı için kişiyi tepkisizliğe/hareketsizliğe yönlendirir. İşin, doğru yapıldığında elde edilecek bereketin de bu tepkisizlik sonucunda yitik mala dönüşmesi ise kaçınılmaz bir sondur. İşte burası tüm yatayları dikecek, tüm dikeyleri de yatıracak önemli konuma sahiptir. Bu durumda tersini ele alınca bereketin, şaşırmamaya alışmakla elde edilebileceğini görebiliriz.

Özeli ya da geneli ilgilendiren olumsuz bir durumda ateş düşer ve duygudurumunu kontrol edemeyen kişi şok geçirir. (Buradaki ateş düşüren olumsuz durum, akla ilk gelen ölüm olmayabilir. Ateş sadece ölüm üzerine mi düşer? Asıl, bir işi olması gerektiği şekilde yapmamakla, yalan – dolan üzerinden gündem belirlemekle, sistemi bloke edecek her türlü doğrudan ya da dolaylı sekteye uğratmalarla ateş düşer. Bahsedilen ateş de sadece düştüğü yeri yakmakla kalmaz. Öyle ki malum coğrafya, kader tekerrürden ibaret kodlarıyla biteviye hayatta kalmıştır.) Şok geçiren kişi olayın şokunu üzerinden attığı anda, düşen ateş parçası kor haline dönüşür. Ardından geçen zaman su misaline evrilir ve ateşi serin tutar. Şaşırmaya alışmak, şahit olunan olayı unuttururken düşen ateş parçası ise unutmayı engellemeye çalışır ve sonuçta tepkisiz ahali türü ortaya çıkar. Bu durumda öğrenme, tecrübe kazanma, ders çıkarma ise işin bereket boyutunda olduğu için yitik mala dönüşür.

Bu yazı yazılmadan birkaç ay önce, inşaatı bitirilen bir evin kalorifer tesisatı - inşaatın mevkisinde tesisat ustası eksikliği ve inşaatın bitimine doğru parasal açıdan yaşanılan güçlükler neticesinde - küçük ölçekli Her İşin Hasan’ı tabirine uygun ve birçok kez kalorifer tesisatı yapmış, eli iş tutarak yarı usta olan birine yaptırma kararı alındı. Kalorifer tesisatında üç farklı boyutta kompozit boru kullanıldı. Olması gereken, en geniş kompozit boru ana taşıyıcı olarak kullanılmalı ve diğer orta ve dar olan iki boruyla da peteklere dağıtım sağlanmalı. Böylelikle en uçtaki peteğe rahat sıcak su akışı sağlanabilir ve peteğin soğuması yavaşlayabilir. Ana taşıyıcı boru ikiye veya üçe bölünebilir. Mesela: 10 peteği 3 ayrı ana taşıyıcı boru ile bağlarsanız sıcak suyun akışında daha belirgin verim alırsınız ve petekler geç soğur. Fakat olan durum bu uygulamanın yanından bile geçemeyecek derecede. Ana taşıyıcı borunun sadece küçük bir kısmı geniş geri kalanı orta ve dar genişlikteki boruyla tek hat üzerinden döşenmesi sonucunda son iki peteğe sıcak su gitmedi ve peteklerde ısı kaybına neden oldu.

Tesisat yapılmadan önce ve yapım aşamasında bu kişiye gerekli öneriler ve eleştiriler yapıldığı halde bildiğini okuyan imamdan daha da inat olan bir tür ortaya çıktı: Ehil olmayanın inadı. Son iki peteğin ısınmaması onun için bir problem değildi. Birkaç hafta sonrasında o iki petek kendi nazarında ısınacaktı. Çünkü çemberin içerisinde yaşıyor ve iş gördüğünü zannediyordu. Gelgelelim o iki petek hâlâ ısınmadı.

Bahsettiğim olay şaşırmaya alışmak ve şaşırma yeteneğini kaybetmek evreninde yaşanmıştır. Bu evrende işinin ehli olmak ve olması gerekeni yapabilmek ancak bir filtre sistemiyle mümkün. Nötr duygusallık, bu ve benzeri olaylar karşısında yitirilen öğrenme, tecrübe kazanma ve ders çıkarabilmeyi kapsamaktadır. Şaşkınlıklar kumpanyasında uzaydan gelmiş gibi hareket edenler, akla gerekli önemi vermeyen her türlü işin sonunun kesik olacağını görebilir.
Alper A. İLERİGEL