Çevrimdışı Olma Prensibi

Alper A. İlerigel

İçinde bulunduğunuz çevre, oyunu kendi kurallarıyla oynatmaya çalışır. Siz kurallarla, prensiplerle yaşamaya çalışırsınız fakat bulunduğunuz çevreden soyutlanmadıkça çizdiğiniz sınırlar gitgide daralmaya başlar ve sonunda sınırlar yok olup gider. Çevrenizdeki insanların oluşturdukları toplumsal ağ eğer kurallarla barışık değilse ve siz de o ağa bir şekilde bağlıysanız, kurallı olmanız bir şey ifade etmeyecektir. Bir süre sonra onlar gibi giyinir, konuşur; onlar gibi hisseder ve düşünürsünüz. Çünkü onlarla aynı ağdasınız yani çevrimiçisiniz. Çevrimiçi olmanız, her ne olursa olsun ulaşılabilir ve yönlendirilebilir olmanızdır. Geleceğinizi şekillendirir, geleceğinizle ilgili karar verir ve bir şekilde en bereketsiz olana yol gösterirler. 

Aile grubunda iş yaptırmada akla ilk gelen kişi olmak bir çevrimiçi olma alametidir. Herhangi bir arkadaşınızın gecenin bir saatinde kapınızda belirebilmesi de öyle. Ya da mesai bittiği halde veya izin gününüzde size iş yüklenmesi de çevrimiçi olma halidir. Çok basit sorunlarda bile çözüm odaklı hareket etmeden ve sadece işi birilerine yıkabilme konusunda yetenekli kişiler etrafınızda illaki vardır. Ne kadar uzaklarda yaşarsanız yaşayın onların zihninde, onların matrisinde pekâlâ çevrimiçi olabilirsiniz.  Evet, bu mümkündür. Hayır diyemeyeceğinizi bildikleri halde angarya işleri önünüze rahatça sürebilirler. Size karar verme fırsatını bile vermeyen bu çevre, eğer onlara karşı bir sınır belirlemediyseniz hayatınıza çok rahat müdahil olabilirler ve insanları kullanma konusunda da gayet ehildirler. Mesela, yakınında yardım edecek birden çok kişi varken hasta olan akrabanız, uzakta olduğunuz halde sizi arayabiliyorsa çevrimiçisiniz demektir.

Özgürlüğü kısıtlayıcı bir ülfet, töresiz bir hayatın tezahürüdür. Gecenin bir vakti misafirliğe gelen tanıdıklara, durumdan rahatsız olduğunuz halde, kapı açarsanız çevrimdışı olamazsınız. Onların matrisinde siz, gece vakti evine rahatça girilebilecek kişiler arasındasınız. Bu matriste size söz hakkı verilmez. Bir tanıdığım, akrabaları arasında çok yardımsever birisi olarak bilinir. Akrabalarından hasta olan kim olursa olsun ona yardım eder. Bir işleri düştüğünde direkt onu ararlar. Adam işini gücünü bırakıp angarya işlerle uğraşmak zorunda kalır. Fakat bu yardımsever kişi gereksiz ülfet neticesinde ailede söz sahibi değildir. Kendi özel hayatı da yoktur. Geçenlerde akrabaları düzenledikleri bir organizasyona bu kişiyi çağırmayı unutmuşlar. Hikaye bu kadar. 

(Gel hele prensipte anlaşalım.) 

Çevrimdışı olma prensibi... Kendinizi gereğinden fazla ülfete yabancılaştırın. O matrisin bilinçaltında ilk akla gelen olmayın. Efil efil bencillik kokan tanışıklıklara karşı sınırları belirlemek kişinin karakterinin oturmasında, çevresinde söz sahibi olmasında ve işlerinin bereketlenmesinde büyük oranda rol oynayabilir.  
Alper A. İLERİGEL