Şekerin Varsa Patlayalım
Şeker bağımlılığımın üzerine gitmem gerekiyor. Sabahları bir şey yiyesim gelmiyor. Bu yüzden her bakkalda bulunabilen keklerden yiyorum. Çaresizim, umutsuzum, bir kekle güne başlıyorum, üzgünüm.
Sofra şekeri olarak bildiğimiz sakkarozu araştırdım. Bu maddenin içinde glikoz ve fruktoz isimli iki tatlı madde daha var. Fruktoz bizi şeker denen şeker şeye bağımlı yapan asıl madde. Beyin, fruktoz aldığında daha fazla istiyor. Ve şekerli olarak tükettiğimiz hemen bütün ürünlerde bu kardeşten var.
Çay kültürümüzü biliyorsunuz. "Çay var içersen...", "Edebiyat karın doyurmaz, çay içirir." gibi edebiyatımsı bir takım laflar türedi çay üzerine. Bir muhteşem çay aşkı. Bir de çayını şekersiz içen... Tamam. Bu çok normal, hatta çok ifadesi fazla. Çayı şekersiz içebilirsin fakat şekersiz içmenin cakasını satman ayıp kardeşim. Üstüne bir de çayı şekersiz içerken yanında şekerli besinler, ürünler tüketmeyi alışkanlık haline getiren vatandaşlarımız var. Şimdi iki veriyi çarpıştıracağım.
Çayı şekersiz içerken yanında tükettiğimiz 30-40 gr. çikolata, gofret, kek gibi ürünlerin en az üçte biri sakkaroz içeriyor. Yani iki küp şeker atmadığın çayının yanında 10-12 gram küp şeker değerinde ürün tüketiyorsun. Ve durmuyorsun da... Bir küp şeker, sadece 2 gram ağırlığında.
Ayık olalım. Beyefendi, hanımefendi olalım. Farkındalık sahibi, farkındalık katan insanlar olalım. Yol var, menzil yok. Yola birçok şekilde başlayabiliriz. Bunlardan biri ne yeyip içtiğimizin farkında olmak olabilir.
Ahmet A. KEFENOĞLU 17.02.2018 (Proje 99)