Neymiş Efendim Ben Orada Sıkılıyorum

Ahmet A. Kefenoğlu

Sosyal kodlarımız, çocukluğumuzdan itibaren, bizi çoğu zaman geri planda tutmaya, kendimizi ifade etmemiz gereken noktada susmaya, parmak kaldıracağımız zaman önümüze bakmaya ayarlanmıştır. Bunu kişilik özelliği zannederek düzeltmenin mümkün olduğu ihtimalini de göz ardı ederiz.

Sosyal fobi, sosyal ankisiyete olarak tanımlanan, kişinin sosyal ortamlarda istediği davranışları sadece korktuğu için ifade edememesi, doğup büyüdüğü ve yaşadığı çevre ve toplumla ilintilidir. "Sen ne bilirsin", "Sen oyuncağınla oyna. Küçüksün ne anlarsın!" denile denile kendini ifade etmekten çekinir hale getirilen çocuk, içinde büyüdüğü bu ortamlardan kaçışı şahsiyetinin bir parçası haline getiriyor. "Ben insanların arasında olmayı sevmem, kalabalığı sevmem" şeklindeki kalıp cümlelerle sosyal fobisini gizlemeyi öğreniyor.

Halbuki itaatsizlik ve asilik yapan bir çocukla bile iletişimimizi, ona vereceğimiz terbiyeyi, onun konuşmasına, kendisini ifade etmesine izin vererek sağlayabiliriz. Sağlayabilirdik.

Peki genele bakıldığında bu tip bir "fonksiyon bozukluğu"nun yine aynı topluma zararı yok mudur? Elbette, vardır. İfade edilmesi gereken yeni bir durum, kişinin sosyal kod bozukluğu yüzünden ifade edilmediği için oluşacak para, zaman ve enerji kaybına günlük yaşantılarımızdan verilecek bir çok örnek var.

Bir öğrenciyi hatırlıyorum. Öğretmen bir gün geç kaldığı için çok kızıyor. Ve o da tekrar geç kalmamak için her gün kahvaltı etmeden okula gelmeye başlıyor. Öğlene kadar karın ağrısından canı acıyor ve ağlamaya başlıyor. Bu davranışı alışkanlık haline getiren öğrenci üzerine gidilmesine rağmen sebebini söylemiyor. Ta ki kendisi karar verip de söyleyinceye kadar.

Memleketimizde hala diri tuttuğumuz birçok sosyal kod yanlıştır. İçinde yaşadığımız bu sosyal kodların ne dünyamıza ne ahiretimize bir faydası vardır. İki dünya ile de olması gereken seviyedeki bağımızı gevşetmektedir. Zarar veren sosyal kodlarımızın birer birer tespit edilip düzeltilmesi gerekmektedir. Düzeltmenin en kolay ve en zor yollarından biri, kendimizden büyük bir meseleye inanmak ve onun için korkularımızdan sıyrılmayı, değişmeyi, daha fazla çalışmayı, daha dürüst, daha ahlaklı olmayı göze almaktır.

Ahmet A. KEFENOĞLU 22.03.2018 (Proje 99)