Külçeler Yüklüyüz ve Çıkmak İstiyoruz Yokuşu

Ahmet A. Kefenoğlu

Geçenlerde bir arkadaşımın iç sıkıntısı dediğimiz şeyin nasıl psikomatik semptomlar verdiği ile ilgili bir yazısını okudum. Ya sıkıntı dediğimiz, dert dediğimiz, Allah belasını versin bu elektrik kesintisi belasının, nereden çıktı hep de böyle vakitlerde başıma gelir dediğimiz ne varsa sadece böyle nitelediğimiz için bizde ağırlık yapıyorsa? Ağırlık kelimesini kelimenin tam anlamıyla kullanıyorum. Üzerime bir öküz oturdu demeden yedi yüz yetmiş bir kere düşünelim.

Ben bunları neden yazıyorum? Benzerlerini özel hayatımda yaşıyorum. Ve bunların gerçekten ağırlık verdiğinin farkındayım. Ve elbette herkes gibi acı dediğim, dert dediğim, bela, musibet dediğim ne ise onu atlatmak bir sonraki acı, keder ve dert diyebileceğim simülasyona geçmek istiyorum, hepimiz gibi.

Başka bir arkadaşım bana şöyle bir hadis aktarmıştı. Araştırdım. Aynıyla aktarıyorum: "Hz. Peygamber (sav) bir gün yere çubukla, kare biçiminde bir şekil çizdi. Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir hat çizdi. Sonra bu hattın ortasından itibaren bu ortadaki hatta istinad eden bir kısım küçük çizgiler attı. Resulullah (sav) bu çizdiklerini şöyle açıkladı: Şu çizgi insandır. Şu onu saran kare çizgisi de eceldir. Şu dışarı uzanan çizgi de onun emelidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de musibetlerdir. Bu musibet oku yolunu şaşırarak insana değmese bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ecel oku değer."

Yani diyor ki, benim anladığım, korkunun ecele faydası yok. Yani diyor ki, ölene kadar yaşayacağız. Yani diyor ki, hepimiz ölecek yaştayız.

Ahmet A. KEFENOĞLU 05.11.2017 (Proje 99)