Daima Tetikte Ol
Felsefede bir akımın adı, solipsizim. Ekşi sözlükte buna çok güzel bir tanım girilmiş. Solipsizm, varlığı salt kendi varlığıyla sınırlı tutma, dış varlıklara olanak tanımama görüşü. Tanımı okuduğumda özel hayatımla, düşüncelerimle bir alakası yok diye düşünüyorum. Halbuki sayın seyirciler solipsizim az ya da çok bizi ilgilendiren bir mevzumuzdur.
Gün oluyor çevremizdeki her eşyanın, olgunun varlığı bizi rahatsız ediyor ve kaçmak istiyoruz. Gün oluyor çevremizdeki her eşyanın, olgunun varlığı bizi mutlu ediyor ve onlara yapışıyoruz. Aha işte buna solipsizm deniyor.
Etrafımızda gerçekleşen olaylar hep sebep-sonuç zincirinde gerçekleşiyor. Eğer biz olaylara kişisel "imalar" atfedersek her şey bizi mutlu ve mutsuz kılabilir. Elbette kendi başlattığımız, sorumluluğunu aldığımız seferberlikler, davranışlar, eylemler, tavırlar var. Fakat sorumluluğunu almadığımız, aldığımızı belirtmediğimiz olaylardan da kendimize mal ettiklerimiz de oluyor.
"Bir arkadaşıma öfkeliyim. Çünkü bana böyle davrandı, şöyle söyledi." Evet bunu demekte haklısın. Fakat bunu arkadaşına ifade etmiyorsan ve dert ediyorsan şikayet etmenin anlamı yok. Kaldı ki "ona o şekilde davranan" kim olursa arkadaşın "öyle" davranacaktır. Yani ilk planda seninle ilgili iken arka planda rahatsız olduğun o davranışın seninle alakası yoktur.
"Az önce beni aramış. Açmadım. Kesin yine para isteyecek." Buna emin misin? "Telefonumu açmadı. Kesin yine uyuyor. Kaç kere söyledim. Aradığım zaman açacaksın, dedim." Emin misin? Belki de yolda yürürken belediyenin açtığı çukura düştü ve hastaneye kaldırdılar ki memlekette bunun gerçekleşme ihtimali de düşük değil.
Solipsist düşünce/ler/den sıyrılmak ancak netlik, açıklık, doğru ifade, çözüm odaklı olma gibi kavramlar çerçevesi içinde mümkün. İnsan hem etrafındaki her şeyden sorumlu hem de etrafındaki hiçbir şeyden sorumlu değil. Bu ikiliği kabul etmekle dengeyi buluyoruz.
Ahmet A. KEFENOĞLU 06.12.2017 (Proje 99)