Aga Cinayet Var

Ahmet A. Kefenoğlu

Katil cinayetin gerçekleştiği yerdeki izlerden başlayan bir süreçle bulunur. Polis bütün adlarıyla suçluyu bulmak için ter döker. Cinayet masasında çalışan kimseler işlerini titizlikle yaparak sonuca ulaşırlar.

Sherlock, Elementary, Mentalist gibi dizileri izliyoruz, bize izletilen kurgularda zeki karakterlerin kimi zaman tereyağından kıl çeker gibi verileri analiz edip suçluyu eliyle koymuş gibi bulduğuna şahit oluyoruz. Maktulün yakınlarının ifadeleri suçluyu bulmaya yardımcı olurken aynı maktulün yakınları hadiseye duygularıyla baktıkları için, üzgün oldukları için kimi zaman katilin kim olduğundan uzaklaştıracak bilgiler de verebiliyorlar.

Merak ediyorum. O kadar dizi izledim diyorum. Cinayet masasında çalışmaya başlasam, bir katili tanıyıp bulabilir miyim? İlk başta heyecan verici geliyor. Sonra ceset, kan, az önce ruhunu teslim etmiş bir insan bedeni olguları birer birer aklıma gelince bu düşünceden uzaklaşıyorum.

"Ne var ya bir süre çalıştım mı ben de bulurum" şeklindeki bir düşünce muhtemelen bizim memleketin insanına has bir yaklaşım. Yapmak istediği her işe bu şema ile bakan girişimcilerimiz acaba milli servetin yüzde kaçını heba ediyor?

Mantıklı düşünce için sağlıklı bir zihne ihtiyacımız var. Sağlıklı bir zihin işe odaklanırken olması gerektiği gibi odaklanacak temizliğe sahip yani "boş" bir zihindir. Bir Sherlock kolay yetişmiyor. Sherlock'un gelecek kaygısı yok, geçmişinden pişman olsa bile bunu yapacağı işe bulaştırmıyor. Bir Sherlock değil binlerce Sherlock vasatın altındaki eğitim sistemimizin yıkıcı kalıpları arasında ezilip giderken, bizden neden bir Sherlock dizisi çıkmıyor, demek dahi tuhaf kaçıyor.

Nonlineer dil, bize bir kapı açıyor eğer altından başımızı geçirebilecek alçakgönüllülüğe sahip olmayı göze alırsak.

Ahmet A. KEFENOĞLU 12.02.2018 (Proje 99)