Harvard Üniversitesi ve Sosyal Kulüpler
HARVARD ÜNİVERSİTESİ VE SOSYAL KULÜPLER
Dünyanın en iyi üniversitelerinden olan Harvard Üniversitesi, bir üniversitenin köklü olmasının ne kadar önemli olduğunun anlaşılması için güzel bir örnek. 1636’da kurulan Harvard Üniversitesi, yüzlerce yıldır o meşhur kırmızı tuğlalı binalarıyla hizmet veriyor. Asırları deviren o binaların yıkılıp yenilerinin inşa edilmesine gerek duyulmaması, uzun vadeli plan yapmayı seven Anglosakson zihnin bir yansıması aynı zamanda. Üniforma etkisi yaratan binalar, asırlar boyu hizmet verebilecek şekilde yüksek bir öngörü yeteneğiyle inşa edilmiş. Bu asırlık binalar, üniversitenin köklü olduğu hissini daha da kuvvetlendiriyor.
Öğrenciler bu binalara bakınca, üniversitenin kırmızı duvarlarına sinen tarihini hissedebiliyorlar. Bu his önemli. Çünkü bir üniversite köklü olduğunu hissettirdiğinde, öğrenciler disiplinli ve çalışkan olmak için daha kolay motive oluyorlar. Alışveriş merkezi havasındaki yepyeni binalara gerek duymuyorlar. Çalışkanlığın neredeyse ayıplandığı altkültür hakimiyetindeki coğrafyaların aksine, öğrenciler çok çalıştıklarını gizleme ihtiyacı duymuyorlar. Ve bir öğrenci çantasını hazırlayıp kütüphanede ders çalışmaya gidiyorsa, gerçekten o kütüphanede ders çalışıyor. Tembellik, disiplinsizlik sempati uyandırmıyor; tam tersine yadırganıyor. Hâlbuki çok çalışıyor olmamızın dışardan algılanan potansiyel zekamızı düşük gösterme ihtimaline karşı, çok çalışıp yine de çalıştığımızı gizlemek aynı potansiyel zekamıza ne yaman katkı sağlardı! Şaka bir yana bu tip elit, marka haline gelmiş üniversiteler ve bu kurumları ayakta tutanlar, süreç ve sonuç hakkında düşünürken disiplin ve çalışma konusunda öğrencilere “kusursuz sorumluluk” ilkesiyle bakıyorlar. Çünkü bu okul ve bu okulda teneffüs edilen hava, bahanelere yaslanan vasat bir öğrencinin kendisini ev sahibi avantajında hissedemeyeceği şekilde kurgulanmış.
Proje99 Facebook Sayfası
Proje99 Instagram Sayfası